Muş'un fedakar öğretmenleri

Muş'un Malazgirt ilçesinin Sarıdavut köyündeki ilkokulda görevli kadın öğretmenler, "öğrenciler üşümesin" hayatlarında ilk kez baltayla odun kırıp, soba yakıyor.

Yerel Gerçek

 

MUŞ (AA) - İBRAHİM YALDIZ - Köydeki imkansızlıklar nedeniyle ilçe merkezinde yaşayan ve her gün kilometrelerce yol katederek günün ilk ışıklarıyla köye ulaşan kadın öğretmenler, tüm zorluklara rağmen öğrencilerini geleceğe hazırlıyor.

Alışık olmadıkları köy şartlarında tüm zorluklara göğüs gererek okulun bahçesindeki odunları baltayla kırarak sınıflardaki sobaları yakan fedakar öğretmenler, öğrencilerine hem anne hem de abla şefkati gösteriyor.

Öğretmen Ummuhanı Kurtaran, AA muhabirine, ilçe merkezine 20 kilometre mesafedeki köye atandığında önce oldukça zorlandığını, ardından alışmaya başladığını söyledi.  

Sabah okula geldiklerinde ilk işlerinin sınıfı temizlemek olduğunu anlatan Kurtaran, "İkili öğretim olduğu için sınıflar çok kirleniyor. Sınıfımızı temizledikten sonra odunlarımızı kırıyoruz ve ardından sobamızı yakıyoruz. Soba yakmaya hiç alışık değilim. Çok zorlanıyorum. Geçen yıl merkezdeki okulda çalıştım ama bunların hiçbirini yapmadım. Köyde her şeyi kendiniz yapmak zorunda kalıyorsunuz." dedi.

Kurtaran, okula ilçe merkezinden servisle bir saat önce gelerek hazırlık yaptıklarını ifade ederek, "Çocukların yüzündeki gülümse ve size verilen saygı ile öğretmenin değerini burada daha çok anlıyorsunuz. Çocuklara bir kez sarılmanız onları mutlu ediyor. Mesleğimi severek yapıyorum. Köylere gidilsin, öğretmenlik yapılsın. Zor şartlar olması önemli değil, önemli olan öğretmenliği sevebilmek." diye konuştu.

Öğretmen Duygu Asena Yaman ise sobayı yakmak ve diğer işlerle ilgili köylülerden zaman zaman yardım aldıklarını ancak çoğu zaman bunun yeterli olmadığını ifade etti.

Tüm çabalarının çocukların daha iyi eğitim alması için olduğunu vurgulayan Yaman, şöyle konuştu:

"Bir gün okula geldim, çok fırtına vardı. Rüzgarlı günlerde sobanın tutuşması biraz zor oluyor. Çocuklar da çok fazla üşümeye başladı. Ben de sobayı yakamayınca sinirden ağladım. Sonra sobayı yaktım ve çocukları ısıttım. Çocuklar okula geldiğinde ayakkabısı ıslanıyor ve ayakları üşüyor. Bu da bizde farklı bir etki yaratıyor."  

"Eziyet çekerek değil, severek yapıyoruz"

Sinoplu Okul Müdür Vekili Tuğçe Akpınarlı da geçen yıl atandığı okula çabuk alıştığını anlattı.

Eğitim öğretim yılı başında erkek öğretmenlerin de yardımıyla okulu boyadıklarını ve gerekli hazırlıkları yaptıklarını belirten Akpınarlı, şöyle devam etti:

"Camlar yaz döneminde kırılmıştı, onları değiştirdik. Malzeme eksiğimiz vardı, Milli Eğitim ile eksik malzemelerimizi de tamamladık. Döneme hazır bir şekilde başladık. Bu yıl kış erken geldi. Süphan Dağı'na erken kar yağdı. O yüzden sobalarımızı erken kurduk. Köylüden yardım alıyoruz ama düzenli bir yardımcımız yok. O yüzden sobaları kurmak, odunları taşımak, sınıfın hazırlığını yapmak öğretmenlerimize düşüyor. Öğretmenlerimizle beraber bu eksikliklerimizi tamamlıyoruz. Bazı işler çok ağır oluyor ama bunun da üstesinden geliyoruz. Gücümüzün yetmediği yerlerde erkek hocalarımız ve köylüden yardım alıyoruz."

Akpınarlı, bazen ağır kış şartlarında yolda kaldıklarını ve köye kadar yürüdüklerini söyledi.  

Sabah işe odunları kırıp sobayı yakmakla başladıklarını dile getiren Akpınarlı, "Bu işleri yaparken zorlanıyoruz ama keyif de alıyoruz. Çünkü amacımız çocukların sınıfta daha verimli eğitim alması, mutlu olması, üşüyen ellerini ayaklarını sobada ısıtmasıdır. Bunları eziyet çekerek değil, severek yapıyoruz." ifadesini kullandı.

Öğrencilerden Muhammet Taçer de "Sabah okula geldiğimizde öğretmenimiz odun kırıp sobayı yakıyor, biz de ısınıyoruz. Sonra sıcak sınıfta ders işliyoruz." dedi.

 

Muhabir İbrahim Yaldız

Yayınlayan Arif Konak