Göçebe hayatların çadırda çetin kışı

Göçer aileler, kışı geçirmek için geldikleri Şanlıurfa'da soğuk havaya rağmen yoğun mesai harcıyor.

Yerel Gerçek

 

ŞANLIURFA (AA) - HALİL FİDAN - Küçükbaş hayvanları için yılın farklı dönemlerinde yer değiştirmek durumunda kalan, kıl çadırlarda yaşayan ve ömürleri adeta sürülerin peşinde geçen göçer aileler, kışı geçirmek için geldikleri Şanlıurfa'da soğuk havaya rağmen yoğun mesai harcıyor.

Yaz mevsimini serin olduğu için Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki Erzurum, Van, Elazığ ve Muş'un yaylalarında geçiren besiciler, havaların soğumasıyla diğer illere göre daha ılık olan Şanlıurfa'ya geliyor. 

Hayvancılığa uygun kentin farklı bölgelerinde kurdukları çadırlarda kış ve ilkbaharı geçiren göçerler, bu nedenle eğitimden sağlığa, teknolojiden sosyal hayata kadar pek çok imkandan mahrum bir yaşam sürmek zorunda kalıyor. 

Yüzlerce hayvanın her türlü bakımını yapan besiciler, doğayla iç içe geçen ömürlerini adeta sürülerine adıyor.

Sonbahar mevsiminde etkili olan yağmur sayesinde meraların gelişmesiyle yüzleri bir nebze olsun gülen göçerler, bereketli bir yıl geçirmeyi hedefliyor.

"Çadırda doğup büyüdüm"

Şanlıurfa'nın Suriye sınırındaki Ceylanpınar ilçesine bağlı Aşağı Taşlıdere Mahallesi'ne yerleşen ve üç kuşaktır göçerlik yapan Çetin ailesi de kış mevsiminde hummalı bir çalışma yürütüyor. Hem kendileri hem de hayvanları için kıl çadırlar kuran göçerler, gün aydınlanmadan başladıkları zorlu mesaiyi gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdürüyor. 

Göçerlerden Mustafa Çetin (43), AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluğundan itibaren bu işin içinde olduğunu ve dedesinin mesleğini sürdürdüğünü söyledi. Çok zorlu olmasına rağmen işini sevdiğini ve keyif aldığını dile getiren Çetin, şöyle konuştu:

"Hayvanlarımızın gelişimi için her yıl mevsimlere göre farklı bölgeye göç ediyoruz. Yaza doğru Siverek Karacadağ'a gidiyoruz. Sonbahara kadar ise Karlıova'da kalıyoruz. Havaların soğumaya başlamasıyla da nispeten daha ılık olan Şanlıurfa'ya geliyoruz. İşimiz çok zor ama hayvanlarla ilgilenmeyi seviyoruz. Ben de çadırda doğup büyüdüm. Okula hiç gidemedim ama imkanım el verdikçe çocuklarımı okutmaya çalışıyorum. Hayvanlarla ailece ilgileniyoruz. Bunun yanında çoban da tutuyoruz. Geçen yıl yağmur düşmediğinden zor günler geçirdik, hayvanlara sürekli yem vermek durumunda kaldık. Bu yıl ise maşallah yağış bol, böyle olunca da meralar gelişti. Bu sayede hayvanlarımız yem takviyesi yapmadan doymaya başladı. İnşallah ilkbaharda da aynı şekilde hava yağışlı olur ve emeğimizin karşılığını alırız."

"Hava soğuk olduğundan çadırda yaşamak zorlaşıyor"

Şükran Çetin de bir süre önce buraya yerleştiklerini ve her gün hava aydınlanmadan işe koyulduklarını, işlerinin çok yorucu olduğunu ifade etti.

Hayvanların bakımıyla ilgilenirken ev işlerini de ihmal etmediğini anlatan Çetin, "Biz böyle büyüdük. Hayatımız çadırlarda, hayvanların peşinde geçti. Bu işi birçok kişi yapamaz ama biz alıştığımız için artık zor gelmiyor. Kışın işlerimiz biraz daha artıyor çünkü kuzular doğmaya başlıyor. Onlara bebek gibi bakmak durumundayız. Hayvanların yemi ve sağımı var. Hava soğuk olduğundan çadırda yaşamak zorlaşıyor. Banyo yapmak sıkıntı. Neredeyse dinlenmeden sürekli koşturuyoruz ama şikayetçi değiliz çünkü bizim kendi işimiz. Fakat çocuklarımın bu işi yapmasını istemiyorum." diye konuştu.

Karacadağ Göçerler Derneği Başkanı Hamza Ağan ise Şanlıurfa'da çok sayıda ailenin geçmişten bugüne hayvanlarına bakabilmek için göçebe hayatı yaşadığını anımsattı.

Göçerlerin yüzlerce hayvana sahip olduğunu ve tüm zorluklara rağmen bu sürülere en iyi şekilde baktığını vurgulayan Ağan, söz konusu ailelerin ülke ekonomisine de önemli katkı sunduğunu kaydetti.

 

 

Muhabir Halil Fidan

Yayınlayan Mehmet Akgün