sağ sabit BOLUKBASI

İSTANBUL'UN 'YEREL GERÇEK' HABERLERİ

  • Dolar 32.5095
  • Euro 34.7826
  • GR ALTIN 2498.1
  • ÇEYREK 4113.0

  • 24 Mayıs 2020, Pazar 19:40
Selahattin Bölükbaşı

Selahattin Bölükbaşı

Facebook'ta Cambridge Analytica Skandalı'na Eleştirel Yaklaşım

Selahattin Bölükbaşı

 İAÜ Yeni Medya Yüksek Lisans

YMI512- Yeni Medyada Eleştirel Yaklaşımlar

FACEBOOK’TA CAMBRIDGE ANALYTICA SKANDALI’NA ELEŞTİREL YAKLAŞIM

ÖZ

Merkezi Londra’da olan Cambridge Analytica adlı bir veri analiz şirketi, ABD ve İngiltere’deki seçimlerde değerlendirmek üzere Facebook’tan usulsüzce aldığı 87 milyon üyenin verilerini kullanarak büyük bir skandalın oluşmasına sebep olmuştur. Sosyal ağlardaki milyarlarca kullanıcının Facebook gibi platformlarda kişisel bilgilerini paylaşmaları, nelerden hoşlandıklarını; yaptıkları beğenlerle ifade etmeleri, büyük bir haz alarak içerik hazırlayıp paylaşmaları, arkadaşlarının bu paylaşımları beğenip yorum yapması, onların da konuyla ilgili yeni bir paylaşımda bulunmasıyla oluşan “paylaşım sarmalı”; ağ sahiplerinin kullanıcılardan bekledikleri karşılıksız dijital emeği oluşturmaktadır. Facebook’un dijital mahremiyet ve emeği dikkate almayıp, herhangi bir bedel ödemeden elde ettikleri kullanıcı verilerini Cambridge Analytika şirketine satarak, ABD seçimlerinde kullanılmasıyla ortaya çıkan bu skandal, yeni medya kuramcılarından özellikle Christian Fuchs ve Henry Jenkins’in eleştirel yaklaşımları doğrultusunda incelenmiştir. Skandal hakkında hem dijital mahremiyetin ihlal edildiği hem de emeğin sömürüldüğü yönünde önemli örneklemler bulunmuş ve tarif edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Facebook, Cambridge Analytica, Eleştirel Yaklaşımlar, Dijital Emek, Dijital Mahremiyet, Paylaşım Sarmalı.

 GİRİŞ

Kişisel verileri, bilimsel yöntemler kullanarak analiz eden ve bu verileri siyasi partiler ile büyük firmaların reklamları için kullanan Cambridge Analytica şirketi, İngiltere ve ABD’deki seçimlerde Facebook’la işbirliği yaparak büyük bir skandala yol açmıştır. Facebook’tan aldığı verilerle seçmenin eğilimlerini tespit eden şirket, daha sonra davranış biliminin bilimsel yöntemlerini kullanarak bu eğilimi önceden anlaştığı siyasi harekete doğru yönlendirmiştir. ABD seçimlerinde uygulanan bu sistem başarılı olmuş ve Donald Trump, başkan seçilmiştir. Ancak bu uygulanan yöntem, sosyal ağ kullanıcılarının dijital mahremiyetini ihlal etmiş ve aynı zamanda dijital emeklerini de sömürmüş olduğundan, Facebook ile Cambridge Analytica çok büyük tepkiler almıştır.

1- DÜNYA BASININDA FACEBOOK SKANDALIYLA İLGİLİ HABERLER

Sosyal ağlar kullanıcıların sürekli içerik ürettikleri, kişisel bilgilerini ve özel anlarını paylaştıkları platformlardır. Milyonlarca kullanıcının girdiği bu bilgilerin toplamıysa büyük bir veri havuzu oluşturmakta ve hem bu verinin ticari amaçlı kullanımı hem de mahremiyetin ihlali gibi olası sakıncaları potansiyel olarak barındırmaktadır. 2016 yılında Cambridge Analytica Skandalı olarak adlandırılan olay, böyle bir durumun çarpıcı örneğini oluşturmuştur. Milyonlarca Facebook kullanıcısının bilgilerinin, Cambridge Analytica adlı bir analiz şirketi tarafından ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim kampanyasında kullanıldığı ortaya çıkmıştır (URL-1).

87 milyon kullanıcının etkilendiği skandalla ilgili Amerikalı Senatör Chuck Grassley’nin sözleri, sosyal medya platformlarının kullanıcı emeği üzerinden nasıl bir sermaye birikimine sahip olduğunu gözler önünde sermiştir: “Facebook’un kullanıcı verilerini kullanarak reklam gelirleri yoluyla para kazandığı sır değil. Ancak birçok kullanıcı bu gerçeğin farkında değil. Facebook, geçen sene yaklaşık 40 milyar dolar gelir elde etti” (URL-2). Amerikan Kongresi’nde soruları yanıtlayan Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, hafta sonu kaldığı otelle ya da kimlere mesaj attığıyla ilgili sorulara gülerek “yanıt vermeyeceğim” demiş ve soru soran senatör “İşte her şey bundan ibaret, bu sizin gizlilik hakkınız” diyerek mahremiyet konusunda dikkat çekici bir çıkarımda bulunmuştur (URL-3).

Bu sorgulamada Zuckerberg, kendi kişisel bilgilerinin mahremiyetine özen gösterirken kurucusu olduğu Facebook kullanıcılarının mahremiyeti konusunda aynı özenin gösterilmediği çarpıcı bir şekilde ortaya çıkmıştır. Skandalın patlamasından sonra dünya çapında “Delete Facebook” (Facebook’u Sil) gibi kampanyalar düzenlenmiş, şirketin piyasa değeri 43 milyar dolar erimiştir (URL-4).

İngiliz hükümetinin Zuckerberg’e kestiği 500 bin poundluk cezayı Facebook, suçluluğunu kabul etmese de ödemiştir. Cambridge Analytica adlı veri analizi ve danışmanlık işleri yapan İngiliz menşeli şirket, yaşanan tüm bu olumsuzlukların ardından iflas etmiştir (URL5). Facebook bu skandalda sorumluluğu kısmi olarak üstlenen bir üslup benimsemiştir. Şirket yaptığı şeyin bir suç olarak nitelenmesini kabul etmemiş ama Zuckerberg’ün, “Facebook’u ben kurdum, yönetiyorum ve burada olan şeylerden ben sorumluyum” sözüyle verilerin izinsiz kullanılmasındaki sorumluluğunu kabul etmiştir (URL-6).

Facebook, kullanıcıların güvenini yeniden kazanmak için veri güvenliği, gizlilik gibi konularda reform vadetmiştir. Bu skandal, Fuchs’un dijital emek sömürüsü ve kullanıcıların yarattıkları içeriklerle devleşen şirketlerin karar mekanizmalarında onların hiçbir söz hakkı olmaması gibi eleştirel yaklaşımlarına (Fuchs, 2014) örnek vaka teşkil etmiştir.

2- SKANDALLA İLGİLİ YENİ MEDYA BAĞLAMINDA ELEŞTİREL YAKLAŞIMLAR

Tüketicilerin, yeni bir içeriğin yaratılması ve yayılmasına etkin olarak katılmaya davet edildiği kültür, “katılımcı kültür” olarak tanımlanmaktadır. Kitlelerin daha demokratik hale geldiği katılımcı kültür modeli; göndericinin tek, alıcının çok olduğu gazete, radyo ve televizyon gibi medya modellerinin karşısındadır. Çünkü katılımcı kültür modelinde kullanıcılar ve izleyiciler, kendi ürettikleri kültürü oluşturup yayılmasını sağlamaktadır (Jenkins, 2008). Sanatsal ifade ve sivil katılıma göre düşük engeller, başkalarıyla yaratımları paylaşma ve yaratma için güçlü destek, deneyimli olanların yeni başlayanlara resmi olmayan danışmanlık destekleri, katkılarının önem taşıdığını bilen üyeler ve birbirleriyle bir dereceye kadar sosyal bağ hisseden üyeler, katılımcı kavramıyla birlikte olan bir kültür olarak tanımlanmaktadır (Jenkins, 2008: 331).

Önceleri geleneksel medyayı kullanan kitleler, yeni medya araçlarının icadıyla katılımcı kültürün aktif birer objesi haline gelmişlerdir. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla, Eleştirel Medya ve İletişim Çalışmaları’nda “Dijital emek” tartışması başlamıştır. Dallas Smythe’ın savunmasına göre (1977, 1981/2006); finans kaynağı reklam gelirleri olan televizyon ve radyo izleyicilerinin reklamcılara satılmak üzere kendilerini meta olarak ürettiğini savunmaktadır. Jenkins, Ford ve Green (2013, 127); kullanıcıların sadece parasal getirilerle motive olmadığını, daha geniş izleyici kitlesiyle paylaşma arzusu, başarmalarındaki gurur ve diyalog arzusuyla motive olduklarını savunmaktadırlar. Kullanıcıların sosyal medyayı büyük bir keyifle kullanmaları, kendi istekleriyle paylaşım yapmaları, onları daha az sömürülmüş yapmamaktadır. Dijital emeğin oyun gibi olması ve öyle hissettirmesi, daha az veya daha hızlı sömürülmesinden çok, çalışmanın yapısının değişmekte olduğu anlamına gelmektedir. Eğer sömürü, sömürü gibi hissettirmiyorsa bu onun olmadığı anlamına gelmemektedir (Jenkins, 2008).

Televizyon, radyo, gazete gibi geleneksel medya araçlarını sadece pasif olarak takip edebilen insanlar, sosyal medyanın yaygınlaşması sonucu kendilerini hayal bile edemeyecekleri bir ortamda bulmanın heyecanıyla sürekli yeni içerikler oluşturup bol bol paylaşım yapmaya başlayarak sosyal ağlar için gerekli olan ürünleri, hiçbir karşılık beklemeden üretmeye razı olmuşlardır. Facebook, hızla artan yükselişi ve popülaritesiyle akademik araştırmaların önemli bir konusu haline gelmiştir. Daha çok kullanıcıya odaklanan araştırmalar ve Christian Fuchs’un çalışmalarında gördüğümüz, online sosyal ağlara kapitalizm bağlamında bakan eleştirel medya ve iletişim çalışmaları mevcuttur. Kullanıcıyı verilerini toplayan, analiz eden ve reklamcılara satan online sosyal ağlar ve internet tarafından sömürülen kişiler olarak gören 4 eleştirel medya ve iletişim çalışmaları, bu ağları bedava hizmet veren ancak bu bedava hizmetleri öneren şirketlerin mahremiyet politikası yoluyla sömüren enformasyonel kapitalizmin bir yansıması olarak görmektedir (Fuchs, 2011, 2012, 2013).

Facebook’a üye olurken oldukça uzun ve zorlukla okunabilen mahremiyet politikasını imzaladığımız anlaşma mucibince tüm verilerimiz, reklamcılara satılabilmektedir. Üreten tüketici konumunda olduğumuz Facebook’ta Scholz’a göre, üç ekonomik değer üretilmektedir: “Reklamcılara enformasyon sağlamak, gönüllü çalışma sağlamak ve araştırmacılar ile pazarlamacılara büyük sayıda veri sağlamak” (Akt. Aydoğan, 2018: 4). Sosyal ağlardaki milyarlarca kullanıcının Facebook gibi platformlarda kişisel bilgilerini paylaşmaları, nelerden hoşlandıklarını yaptıkları beğenlerle ifade etmeleri, büyük bir haz alarak içerik hazırlayıp paylaşmaları, arkadaşlarının bu paylaşımları beğenip yorum yapması, onların da konuyla ilgili yeni bir paylaşımda bulunmasıyla oluşan “paylaşım sarmalı”; ağ sahiplerinin kullanıcılardan bekledikleri karşılıksız dijital emeği oluşturmaktadır.

Scholz’a göre yaşımızdan başlayarak sevdiğimiz ya da sevmediğimiz şeylerin hepsinin bilgisi, reklamlarda hedeflenen kullanıcılara uygulamada kullanılmaktadır. Daha çok bilmeye, bilgiye dayalı olan kapitalizmin Facebook örneğinde olduğu gibi, verilen her bilgi üçüncü şahıslara satılabilmekte ve bunlar kârlı hesap çizelgelerine dönüşebilmektedir (Akt. Aydoğan, 2018: 4). Facebook kullanıcı verilerini reklamcılara satarak ciddi bir gelir elde ederken aynı zamanda kapitalizme de iyi bir örneklem oluşturmaktadır. Facebook’ta üretketici (üreten tüketici) konumunda olan kullanıcıların harcadıkları emeğin ücretsiz olması, Facebook için ilgi çekici olmaktadır. Scholz, Facebook kullanıcılarının daha çok üretim yapabilmesi için kullanıcıların dil değiştirmelerini tamamen bedava yapan bir uygulamanın olduğunu ve bu uygulamayı en az 10 bin insanın kullandığını belirtmektedir (Akt. Aydoğan, 2018: 5).

Facebook teknisyenleri, kullanıcıların daha çok paylaşım yapabilmesi için sürekli yeni teknolojiler geliştirmeye çalışmaktadırlar. Facebook çalışanları, bir süre paylaşım yapmadığımız Facebook sayfalarına bildirimler göndererek, bizi o sayfalarda paylaşım yapmaya teşvik etmektedirler. Verilerimiz reklamcılara veya üçüncü şahıslara satılmasına rağmen Facebook’ta eğlenmek, Facebook ve reklamcılar için bedava çalışmayı devam ettirecektir. Facebook, kullanıcıların ürettiği artı değer ve içerikle meşgul olmaktadır (Fuchs, 2009).

Facebook kullanıcısı; emeği ve duyguları doğrudan sömürülmediği için empatik işçi olarak tanımlanmaktadır. İnsanlar, sosyal çevresiyle günlük hayatta iletişim kurduklarında ne yapıyorlarsa bunu Facebook’ta da yapmaları, yeni içerikler oluşturmaları, Facebook’un kullanıcı bilgilerini ticari amaçları için kullanmaları nedeniyle görünmeyen bir sömürü sürüp giderken, kullanıcılar da Facebook’ta olmaktan mutluluk duymaktadır. Facebook’ta olmak karşılıklı bir iletişimdir. Reklamcılar ve Facebook etkileşim ve tüketim eğilimini sömürü için yakalamaya çalışırlar. Sıradan insanlarsa Facebook’a bazen önemsiz, bazen de çok önemli işlemleri yapmak için girmektedirler (Aydoğan, 2018: 3).

Sosyal ağları herkes sadece özçekim paylaşmak için kullanmaz. Bazı kullanıcılar işlerini tanıtmaya ya da siyasi kimliğini ön plana çıkarmaya çalışmaktadır. İnternet haber siteleri de haberlerini paylaşıp daha geniş bir kitleye ulaşmak için sosyal ağları kendi menfaatleri doğrultusunda kullan- 5 maktadır. Ancak Facebook yetkilileri, sürekli aynı türde paylaşım yaparak kendine menfaat sağladığına inandığı kullanıcı profillerine kısıtlamalar getirerek onları, Facebook’a reklam vermeye yöneltmektedirler.

SONUÇ

87 milyon Facebook kullanıcısının verilerinin ABD seçimlerinde Başkan Donald Trump’ın seçim kampanyasını yöneten Cambridge Analytika adlı veri analiz şirketi tarafından kullanılması etik olmamasına rağmen yasal olarak bir suç teşkil etmemiştir. İngiltere’de para cezasına çarptırılmış olan Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, kendisine verilen cezasıyı ödemiş ancak suç işlediğini kabul etmemiştir. Zuckerberg, kullanıcıların üye olurken imzaladıkları sözleşme doğrultusunda yapılan işlemin yasal olduğunu belirtmiştir. İfadesi alınırken Senatör Whip Durbin’in sorduğu özel sorulara “gülümseyerek” cevap vermeyi kabul etmeyen Mark Zuckerberg, bu davranışıyla aslında herşeyi açıklamıştır. Sosyal ağlardaki milyarlarca kullanıcının Facebook gibi platformlarda kişisel bilgilerini paylaşmaları, nelerden hoşlandıklarını yaptıkları beğenlerle ifade etmeleri, büyük bir haz alarak içerik hazırlayıp paylaşmaları, arkadaşlarının bu paylaşımları beğenip yorum yapması, onların da konuyla ilgili yeni bir paylaşımda bulunmasıyla oluşan “paylaşım sarmalı”; ağ sahiplerinin kullanıcılardan bekledikleri karşılıksız dijital emeği oluşturmaktadır.

Sosyal ağlardayken gerçek hayattan kaçmak, boş zamanlarını değerlendirmek, eğlenmek, eski arkadaşlarını bulmak gibi masum düşünceler içerisinde kişisel bilgilerini paylaşan kullanıcıların verilerinin bir naliz şirketine satılması dijital mahremiyetin zedelenmesine ve hiçbir bedel ödemeden kullanılan emeğin sömürülmesine yol açmıştır. Facebook’un kurucusu Zuckerberg yaşanan bu skandaldan sonra mahremiyetin korunacağı ve kişisel bilgilerin gizli kalacağı yönünde söz vermiştir. Sosyal ağlardayken yapılması gerekenler hakkındaki önerimiz; bir paylaşım yapmadan önce iyice düşünmek, yapılacak paylaşımın kötü niyetli kişilerce kullanılabilineceğini asla unutmadan sosyal ağları daha dikkatli bir şekilde kullanmaktır.

KAYNAKÇA

(URL-1): T24 Bağımsız İnternet Gazetesi: https://t24.com.tr/konular/facebookta-cambridge-analytica-skandali-abd-secimlerinde-50-milyon-kisinin-verileri-kullanildi,213

(URL-2): Hürriyet Gazetesi: https://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/son-dakika-zuckerberg-uzgunum-benim-sorumlulugumdu-40801092

(URL-3): Hürriyet Gazetesi: https://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/son-dakika-zuckerberg-uzgunum-benim-sorumlulugumdu-40801092

(URL-4): Hürriyet Gazetesi: https://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/son-dakika-zuckerberg-uzgunum-benim-sorumlulugumdu-40801092

(URL-5): CNN Türk: https://www.cnnturk.com/haberleri/cambridge-analytica (URL-6) BBC News Türkçe İnter Haber Sitesi: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-43649116 6

Henry Jenkins: “Convergence Culture” (Cesur Yeni Medya, 2008: 331)

Christian Fuchs: Sosyal Medya Eleştirel Bir Giriş, 2014)

Filiz Aydoğan: (Yeni Medya Kuramları, 2018: 3) Akt. Aydoğan: (Yeni Medya Kuramları, 2018, 4)

Akt. Aydoğan: (Yeni Medya Kuramları, 2018, 1)

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yukarı çık