AB’nin 2018 gündemine 'Brexit' damga vurdu

AB gündeminde 2018'de İngiltere ile Brexit sürecinde yapılan müzakereler ağırlığını korudu. Yasa dışı göçle mücadele, Rusya ile tırmanan gerilim, ABD ile yaşanan ekonomik gerginlik ve İtalya'nın bütçe krizi AB'de diğer…

Yerel Gerçek

 

BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği'nin (AB) 2018'de gündemini en çok meşgul eden konuların başında İngiltere'nin AB'den ayrılması (Brexit) süreci geldi. 

İngiltere'nin AB'den resmen ayrılacağı 29 Mart 2019'a az bir süre kala ülkede Brexit konusundaki bölünmüşlük sürüyor.

İngiltere ile AB'nin bir anlaşmaya varılarak mı yoksa herhangi bir anlaşma olmaksızın mı yollarını ayıracağı sorusu bu yıl da cevap bulamadı.

Londra yönetimi ve Brüksel kasım ayında, bir Brexit anlaşması metni ile tarafların Brexit sonrası ilişkilerine dair bir siyasi deklarasyon üzerinde anlaştı ancak her iki metnin de İngiliz parlamentosunda oylanması, milletvekillerinin muhalefeti nedeniyle ertelendi.

Yasa dışı göçle mücadele

AB'de yıl içerisinde sıkça tartışılan konulardan biri de "yasa dışı göç" meselesi oldu. Türkiye ile AB mutabakatıyla Ege ve Doğu Akdeniz rotasından Avrupa'ya gelen göçmen sayısında önemli bir düşüş kaydedilse de Kuzey Afrika rotasından Avrupa'ya göçmen akını sürdü.

Avrupalı yetkililer, yıl içerisinde Libya ve Mısır gibi Kuzey Afrika ülkeleriyle "yasa dışı göçü" önlemeye yönelik çok sayıda görüşme gerçekleştirdi.

AB, ayrıca, göçmen başvurularının değerlendirilmesi için ortak merkezlerin kurulmasına karar verdi. Anlaşma, göçmenlerin içinde bulunduğu gemilerin hangi ülkeye gideceğine yönelik aylar süren diplomatik çekişmelerin ardından geldi.

Göçmenlerin Avrupa'ya ilk ulaştığı ülkeler İspanya ve İtalya'da "göç yükünün diğer ülkelerle paylaştırılması" talebi sıkça gündeme getirildi.

AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, her yıl düzenlenen "Birliğin Durumu" konuşmasında, AB sınırlarında 2020'ye kadar ek 10 bin muhafızın görevlendirileceğini duyurmasının yankıları ise sürüyor.

Rusya ile ilişkiler gerildi

İngiliz dış istihbarat servisi MI6 için çalıştığının ortaya çıkmasıyla ülkesinde mahkum edilen, daha sonra casus takasıyla İngiltere'ye gelen Rus ajan Skripal ile kızı Yulia'nın 4 Mart'ta Salisbury'de bir bankta bilinçlerini yitirmiş halde bulunması AB ile Rusya arasındaki gerilimi tetikleyen unsurlardan biri oldu.

AB, İngiltere'nin çifte ajan Sergey Skripal ile kızı Yulia’nın zehirlenmesinde rol alan kişilerin Rus istihbarat servisi için çalıştığı iddiasıyla ilgili, kimyasal silahların kullanımı ve yayılması konusunda ek önlemler almaya hazırlandığını açıkladı.

Ayrıca, Azak Denizi'nde Rus ve Ukrayna savaş gemilerinin karşı karşıya gelmesi ve karasularını ihlal iddiasıyla Rusya'ya ait savaş gemilerinin Ukrayna savaş gemilerine müdahalede bulunması da AB-Rusya ilişkilerindeki gerginliği tırmandırdı.

AB, konuya ilişkin, Moskova yönetimine Kerç Boğazı'ndaki geçiş serbestisini yeniden sağlaması ve Ukraynalı askerleri serbest bırakması çağrısında bulundu.

Doğu Avrupa ülkelerine "hukukun üstünlüğü" çağrısı

Avrupa Parlamentosu'nun (AP) bu yıl Macaristan için, üye ülkelere uygulanabilecek en ciddi yaptırım olan 7. maddenin devreye sokulmasını öngören kararı kabul etmesi birlik içindeki çatlağı derinleştirdi.

Üye ülkenin, Avrupa Birliği (AB) Konseyindeki oy hakkının elinden alınmasını öngören ve "nükleer seçenek" olarak adlandırılan 7. maddenin Polonya'dan sonra Macaristan için devreye sokulması ihtimaline Budapeşte, "şantajlara boyun eğmeyeceğiz" yanıtını verdi.

Cezai yaptırım uygulanabilmesi için ilerleyen süreçte diğer tüm üye devletlerin onayı gerekiyor. Polonya ve Macaristan'ın AB Konseyindeki nihai oylamada birbirlerini desteklemesi öngörüldüğünden 7. maddenin işletilebilmesi uzak ihtimal olarak değerlendiriliyor.

AB Komisyonu Başkanı Juncker'in Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ı "yalan haberlerin kaynağı" olmakla suçlaması da bu yıl dikkat çeken gelişmelerden oldu.

Öte yandan, Batı Avrupa liderleri Polonya ve Macaristan yönetimlerini izledikleri iç politika dolayısıyla sıklıkla "hukukun üstünlüğü" ve "demokrasi" ilkelerine aykırı davranmakla suçladı.

Avrupa ordusu hedefi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un "gerçek bir Avrupa ordusu" kurulması yönünde çağrısının ardından, AB'nin kuruluşundan bu yana sıkça gündeme gelen "AB ordusu" fikri tekrar tartışmaya açıldı.

Bunun yanı sıra, AB Komisyonu 2021-2027 bütçesi çerçevesinde çok ciddi bir artışa giderek ilk defa savunmaya yaklaşık 28 milyar avro gibi yüklü miktar ayırmayı planlıyor.

Tüm bu gelişmeler AB'nin ilk etapta Avrupa ordusu kuramasa da ortak savunmaya ciddi yatırım yapmaya başladığına işaret ediyor.

AB'yi yakın zamanda ortak savunmaya odaklanmaya iten temel unsurları Rusya ve ABD'den hissedilen tehdit olarak değerlendirmek mümkün.

Trump'ın sürekli olarak Avrupa'ya savunma alanında "adil yük paylaşımı" yapma konusunda çağrılarını yinelemesi ve ABD'nin sadece katkıda bulunan ve "faturalarını ödeyenlere" yardım edeceğini belirtmesi, Avrupa'daki tehdit algısını da tetikledi.

Öte yandan, AB özellikle Rusya'nın Kırım'ı yasa dışı ilhakı sonrası ve halihazırda siber saldırılar ve Skripal olayı gibi gelişmeler sonucu, Moskova yönetiminin giderek "agresifleştiğini" ve daha fazla tehdit teşkil ettiğini düşünmeye başladı.

İran yaptırımlarına karşı mekanizma

AB, bu yıl kuracağını açıkladığı yeni bir ticari mekanizmayla ABD'nin İran'a uygulamaya başladığı yaptırımları bertaraf etmeye hazırlığına girişti.

Özel ticari mekanizma, ABD yaptırımlarını bertaraf etmek için şirketlerin AB yasalarına uygun olarak İran'la ticaret yapmalarını sağlayacak bir sistem olarak ön plana çıkıyor.

Örneğin, bir Avrupa şirketinin İran'dan doğal gaz ya da petrol satın alması halinde, doğrudan bu işlem ücretinin kurulacak özel amaçlı mekanizmaya göndermesi ve bu mekanizmanın finansal işlemi yerine getirerek İran'la ticaret imkanı sağlaması hedefleniyor.

Böylelikle mekanizma, ABD yaptırımlarına uymak zorunda olan ticari bankalar ve merkez bankalarını sistemin dışında bırakarak ödeme işlemini yaptırımlardan muaf tutmayı amaçlıyor.

Gümrük vergileri ve ABD’yle ticari gerginlik

Bu yıl Transatlantik ilişkilerde gerginlikleri yükselten adımlardan biri ABD'nin ulusal güvenlik gerekçesiyle ithal çelik ve alüminyuma ilave gümrük vergileri uygulaması kararı oldu. ABD'nin AB'yi de bu ilave gümrük vergilerine dahil etmesi, taraflar arasında ticaret savaşını ateşledi.

AB'nin hızlı şekilde ilave gümrük vergilerine karşı misillemeleri devreye sokmasının ardından, Trump Avrupa'dan ithal otomobillere vergi uygulamakla tehdit etti.

Juncker ile ABD Başkanı Donald Trump arasında ticari gerginliği azaltmak için temmuz ayında gerçekleştirilen görüşmeden ise otomotiv sektörü dışındaki sanayi ürünlerine ilişkin gümrük vergilerini ve tarife dışı kısıtlamaları sıfıra indirmeye yönelik birlikte çalışma kararı çıktı.

Liderler, ticari uzlaşmazlıkların müzakere edilerek çözülmesi konusunda anlaşma sağlamış, karşılıklı ticareti kolaylaştırmak üzere diyalog yürütülmesinde mutabık kalmıştı. AB, kritik olan otomotiv sektörüne, ABD ile ticari müzakereler sürdükçe ilave gümrük vergisi uygulanmamasını sağlamıştı.

Dolara karşı hamle

AB, çeşitli mali işlemlerinin ABD doları ile gerçekleşmesinden duyduğu rahatsızlık nedeniyle küresel ticarette avronun daha önemli bir rol üstlenmesine yönelik çalışmaları da hızlandırma kararı aldı.

Üye ülkeleri özellikle stratejik sektörlerde avro para birimini daha fazla kullanmaya çağıran AB, avronun uluslararası enerji anlaşmaları ve işlemlerde daha geniş kullanılmasına yönelik tavsiyede bulundu.

İtalya’nın bütçe krizi

İtalyan hükümetinin 15 Ekim'de AB Komisyonu'na gönderdiği bütçe taslağında, gelecek yıl için GSYH'ye oranla bütçe açığı hedefi yüzde 2,4 olmuştu. İtalya'nın bu bütçe planına, AB kurumları ve üye ülkelerden eleştiriler geldi.

AB, 21 Kasım'da İtalya'ya yönelik olarak, 2019 taslak bütçesinin kurallara uymadığı ve kamu borcunu düşürmediği gerekçesiyle "aşırı açık prosedür" adlı disiplin sürecini başlattı.

AB kurallarına göre, üye ülkelerin bütçe açıklarının GSYH'lerinin yüzde 3'ü, kamu borçlarının da GSYH'lerinin yüzde 60'ının altında olması şartı aranıyor. Bu sınırlar aşıldığında uygulanacak tedbirlerin bildirilmesi ve buna yönelik etkin mücadelenin yerine getirilmesi gerekiyor.

İtalya'nın kamu borcu, mevcut durumda GSYH'sinin yüzde 130'una denk geliyor.

İtalyan hükümeti, AB ile krize yol açan 2019 bütçesiyle ilgili yürütülen müzakerelerde bütçe açığını yüzde 2,4'ten yüzde 2,04'e indiren yeni bir teklif sunmasıyla yaşanan anlaşmazlık sona erdi.

Muhabir:  Yusuf Hatip

 

Muhabir Yusuf Hatip

Yayınlayan Zeynep Özbay